Su, insan yaşamı için vazgeçilmezdir. Temiz ve güvenli suya erişim bir insan hakkıdır. Bunun da en önemli göstergesi çeşmesinden akan kesintisiz, sağlıklı ve güvenli sudur. Kamu adına bu işle görevli ve yetkili kılınan kurum ve kuruluşlar halkın bu hakka erişimini sağlamak için çaba göstermekle yükümlüdür. Dünya Sağlık Örgütünce 1978 yılında Kazakistan’ın başkenti Alma-Ata’da açıklanan Temel Sağlık Hizmetleri Bildirgesi’nde devletlerin toplumlarına sunacakları olmazsa olmaz sağlık hizmetlerinden birisi olarak kabul edilen “en az bakım” kavramı içerisinde yer alan “Temiz Su Sağlanması ve Sanitasyon” ilkesinde de bu durum vurgulanmaktadır. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 1992 yılında Rio de Janerio'da düzenlenen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda dünyada suyun giderek artan öneminden dolayı her yıl 22 Mart gününün “Dünya Su Günü” olarak kutlanmasına karar verilmiştir.
Suyun her türlü kirleticiden korunması temel yaklaşım olmalıdır. Su çevresel faktörlerden hızla ve fazla etkilendiğinden, kendisinin de temas ettiği su ürünlerini, tarımsal ve hayvansal ürün ve gıdaların kalitesini ve sağlıklı oluşunu önemli düzeyde etkilemektedir. Suyun korunması bu nedenle önemli ve zorunludur. Suyun korunmasında başta devlet kurumları olmak üzere her vatandaşa sorumluluk düşmektedir.
Şehir şebekelerinde su kesintisinden mümkün olduğunca kaçınmak temel prensiptir. Su kesintilerini önlemek için geleceğe yönelik projeksiyonlar yapılmalı, kaynakların verimli kullanılması sağlanmalı ve alternatif kaynaklar belirlenmelidir. Alternatif kaynaklar gerekli kontroller yapılmadan kullanıma verilmemelidir.
Ülkede halkın yaygın olarak kullandığı bilinen halk çeşmeleri kayıt altına alınmalı, sağlık açısından denetim ve kontrolleri düzenli olarak yapılmalıdır.
Yerleşim yerleri için, o yerleşim yerine turizm aktivitesi dahil dışarıdan gelenlerin en yoğun dönem dikkate alınarak su temini planlaması yapılmalıdır.
Suya en çok gereksinim duyulan tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde, hem bu faaliyetler, hem de bu alanlarda çalışanlar için temiz su sağlanması ve denetimi konusunda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile belediyeler başta olmak üzere tüm tarafların harekete geçirilmesi ve sektörlerarası işbirliğinin sağlanması gerekmektedir.
Su kayıplarını önleyebilmek için, sağlam ve dayanıklı şebeke sistemlerinin inşa edilmesine, kullanılmış gri suların yeniden değerlendirilmesine, yağış sularının toplanmasına ve kullanılmasına yönelik hızlı sonuç alınan ve maliyet etkin çözümler içeren stratejiler geliştirilmelidir.
Sağlık kurumları ve hastaneler çok fazla su tüketen ve ortaya çıkan atık sularıda ciddi riskler taşıyan kurumlardır. Hastaneler “Yeşil Hastane” yaklaşımı ile planlanmalı; günlük kullanım için yeterli, sağlıklı ve güvenli su sağlanmalı, musluklar ve tuvaletler su tasarrufunu sağlayacak biçimde yapılmalı, bina içi su yapıları sık sık kontrol edilerek su kaçakları önlenmeli, atıksu deşarjlarında uygun arıtımlar yapılmalıdır. Ayrıca Hastane Acil Eylem Planları da İçme -Kullanma Suları ile Atık Su Yönetimi konularına önem verilerek düzenlenmelidir.
Toplumun sağlıklı ve güvenli su tüketiminde ambalajlı sular önemli rol oynamaktadırlar. Özelikle acil durum ve afetlerde ambalajlı sular en güvenilir su kaynaklarındandır. Ambalajların geri dönüşümlü olması önemli olup, doğaya dost ürünlerin kullanılması yasal açıdan da teşvik edilmelidir.
Ülkemizde yapılan çalışmalar da başta bebek, çocuk, hamile ve yaşlılarda olmak üzere kişisel su tüketiminin önerilen düzeylerin çok altında olduğu vurgulanmaktadır. Bu durum sağlık açısından bazı riskleri beraberinde getirmektedir. "Sağlıklı su tüketimi" vurgusu yapılarak topluma yönelik projeler geliştirilmeli ve uygulanmalıdır.
Not: Bu metin 2017 Su ve Sağlık Kongresi sonuç bildirgesinden alınmıştır.